Mutluluk ne midir?
Uğraştığın iştir
Tattığın güzelliklerdir
Lale bahçelerinde uzanmaktır gökyüzüne
Unutamadığımız anılarımızdır
Lakin unutmamaktır da çevremizi
Uyusak da kalksak da hep anı yaşamaktır belki de
Koyun koyuna yatmaktır annenizle.
Mutluluk ne midir?
Uğraştığın iştir
Tattığın güzelliklerdir
Lale bahçelerinde uzanmaktır gökyüzüne
Unutamadığımız anılarımızdır
Lakin unutmamaktır da çevremizi
Uyusak da kalksak da hep anı yaşamaktır belki de
Koyun koyuna yatmaktır annenizle.
Akıl ve bilim inkılapçısı
Tarih sayfasının tamamı
Aslında sığmazsın sen tarihlere
Tarih seni yazmalı.
Ülkülerinin , senin arkandan gideniz
Rahat uyu Atam
Korkma biz senin izcileriniz.
Bugün mutlu olmamak için yine hiçbir nedenim yok. Kalemim var, defterim var, bir de büyük hataları silmek için silgim var. Çünkü büyük hatalar karamsarlığa yol açar. Küçük hatalar birleşip, senin bakış açına göre de gelişerek büyük bir hataya dönüşebilir. Unutma ki mutluluğun önündeki en büyük ve aşılması zor engel karamsarlıktır. Bir bakımdan karamsarlık zaten senin vazgeçemediğin düşüncelerindir.
Eski eskiydi ve eskide kaldı,
Şimdi ise şimdi ve yeniye bağlı.
Sevgi midir esas bizi hayata bağlayan,
Yoksa özlem mi?
Geceleri yıldızlar mıdır bizi gökyüzüne baktıran,
Yoksa gece karanlığında parlayan o ayın ışıltısı mıdır?
Peki ya gündüz olduğunda neden bakarız göğe?
Kuşların uçuşunu izlemek için midir
Yoksa kainatın işleyişini anlamak için mi?
Belki cevaplarını veremem ama,
Bildiğim tek bir şey var.
O da yalnızlığın bile sensiz çekilmediği.
Kendimi seviyorum çünkü: Ben benim ve kimse ben değil. Ben bir tekim herkes gibi. Ben herkesle,herkes benle var oluyor.
Güneş doğuyor ellerimde,
Neredesin be güzelim.
Nerde kalıyorsun bunca yıldır,
Merak meselesidir.
Güneş batıyor yine ,
Doğuyor ağlamaklı bir akşam.
Hüzün ruhumun parçası oldu,
Neredesin be güzelim.
Türkiye genelindeki engelli sayısı nüfusun %12’sini oluşturmaktadır. Fakat ne yazık ki ülkemizde bütün engellilere yeterince eğitim imkanı verilememektedir.
Üstelik yollar ve binalar da onlara göre düzenlenilmemektedir. Bu can sıkıcı durumu düzeltmek için şunlar yapılmalıdır:
* Engelliler, hakları konusunda bilinçlendirilmeli,
* İnsanlar , engellilere nasıl davranacağı konusunda çeşitli aktivite ve sunumlarla bilinçlendirilmeli,
* Şirketlerde çalışan engelli sayısı arttırılmalı,
* Eğitim gerekirse engellilerin ayağına getirilmelidir.
Ayrıca bir engelliye acımaktan ziyade onunla iletişim kurmaya çalışmalı ve onun yeteneklerini fark edip, geliştirmeye çalışmalıyız.
Bir ilkbahar sabahı ben ve en yakın arkadaşım Melis babalarımızla kamp yapmaya karar verdik ve kamp yapacağımız alana doğru yola çıktık.
Kahvaltımı çok iyi yapmış olmama rağmen çok açılmıştı. Yolda bir marketin önünde durduk ve önüme gelen bütün abur cuburları satın almak istedim.Ancak babam hepsini alamayacağımı, biraz daha az açgözlü olanı istediğini belirttiğinden dolayı yalnızca birkaç tanesini alabildim. Kamp alanına vardığımızda arkadaşım Melis ile ” Gizli Ajanlar ” oyununu oynadık.Oyunda kamp alanındaki diğer kişilere gözükmeden bir yerden diğer yere varmaya çalışıyorduk.Akşama kadar bununla uğraştık.Akşam olunca babalarımız kamp ateşi yaktı ve mangalda sucuk ve köfte pişirdiler.Yemeğimizi afiyetle yedikten sonra kamp ateşinde yumuşak şekerlerden pişirip eğlenceye doymak için biraz top oynadık ve ardından da uyku tulumlarımıza girip “Kokoloji”adı verilen bir zekâ oyunu oynadık yattığımız yerden.
Ertesi sabah erken kalkıp yine oyuna daldık.Öğlene doğru eve gitmek üzere yola çıktık.Eve vardığımızda annelerimize kampın nasıl geçtiğini annelerimize anlattığımızda gözlerinde sanki bizle kampa gelmişler gibi bir gülümseme oluştu. Daha sonra evde de biraz oynadık ve Melisler evlerine gittiler.
İnanılmız bir yolculuğa çıktık…